09 Şubat, 2022

ALASKA’DA ALTINA HÜCUM; SKAGWAY’DEN YUKON TOPRAKLARINA…

 

Gemi ile Güneydoğu Alaska turumuzun üçüncü günü. İlk gün Kuzey Amerika’nın en büyük buzullarından olan Hubbard Buzulu’nu görmüş, ikinci gün başkent Juneau’da demirlemiştik. Ben Juneau’daki günümü eski usul tasla altın arama, Alaska yemekleri hakkında fikir edindiğim ızgara somon ziyafeti, başkentin sırtını dayadığı Roberts Dağı ve sunduklarıyla değerlendirmiştim, ki orada izlediğim Güneydoğu Alaska yerlilerini anlatan “Gün ışığını görmek” adlı belgesel çok etkilemişti beni. Bugün Skagway’deyiz.

Yine gün boyu kalacağımız bir yerleşim, Skagway. Çok küçük bir yer aslında; normalde bin civarında iken nüfusu, yazları yirmi dört bini buluyormuş. Yazın nüfusu arttıran da gezi gemilerin yolcuları imiş, bizim gibi… Ne özelliği var derseniz, “geçmişi” derim. Evet, en büyük özelliği geçmişi!

Altına Hücum”u duymuşuzdur çoğumuz. “Altına hücum” deyince, benim aklıma hep “California” gelir, bir tek onu bilirdim. “Klondike Altına Hücum” göçünü ise burada duydum, bu vesileyle öğrendim.

Hadi, tarihin sayfalarını karıştıralım biraz!

Klondike, Kanada’nın Kuzeybatı toprakları olan Yukon’da, sadece yerlilerin yaşadığı bir yer zamanında. 1896’da altın bulunması, bu haberin de Seattle ve San Francisco’ya ulaşması ile başlıyor herşey! Klondike’da altın arama, bulma ve zengin olma hayalindeki insanlar, doğal limanı da olan Skagway’e denizden ulaşmaya başlıyorlar. Skagway de yine sadece yerlilerin yaşadığı bir yer o ana kadar. Ancak, güneyden gelen yüz bin kadar altın arayıcısını ağırlamak, büyük kitlelere ev sahipliği yapmak durumunda kalıyor. Ve o zaman kuruluyor, büyüyor, gelişiyor şehir…

Altın arayıcıları için buraya kadar gelmek nispeten kolay. Ama ya sonrası…? Öyle yakın da değil Klondike, kabaca 600 mil uzaklıkta. “California” iklimi de değil üstelik; Alaska ve Kanada soğuğu. Bir de kıyı dağlarının aşılması gerekiyor öncelikle…

Kıyı dağlarını aşmak için iki geçit var, o döneme kadar sadece yerlilerin bildiği ve kullandığı: Birisi 33 mil uzunluğundaki Chilkoot  geçiti (“Chilkoot trail”), diğeri 40 mil uzunluğundaki Beyaz Geçit (“White Pass trail”). Bunlardan birisini kullanmak zorunda altın arayıcıları; öncelikle düzlüğe, Kanada’nın “British Columbia” (BC) eyaletindeki Bennett’e ulaşmak için. Çok uzun ve zorlu bir yolculuk olacağını bilen, kıtlığa sebebiyet vermek istemeyen Kanada hükümetinin şartları var; her altın arayıcısı, gerekli malzemelerin yanı sıra, bir yıllık erzağını da getirmek zorunda yanında. Bu, parti parti taşıyarak, bir tonluk yükle dağları aşmak anlamına geliyor altın arayıcıları için, hem de zalim kış koşullarında…

Chilkoot geçidi, 1898 (İnternetten alıntı)

Kanada’nın BC eyaletindeki Bennett’e geliniyor bu zorlu yollardan. Kış Bennett’te geçiriliyor; sallar- kayıklar inşa ediliyor. Mayıs sonu karlar eriyip, buzlar çözülünce Bennett gölü üzerinde seyrederek Yukon nehrine çıkılıyor ve nehir yoluyla ulaşılıyor kuzeydeki altın yataklarına, yaklaşık 550 millik yolculukla... 

Baştan itibaren dokuz ay sürüyor yolculuk, hayatta kalabilen ve bitirebilenler için, tabii. Yüz bin kişiden ne kadarı tamamlayabiliyor dersiniz? Otuz- kırk bini. Peki, “Ne kadarı altın bulmuş” desem…? Sadece dört bini. Buralara ulaşabilmek, neredeyse iki metre derinliğe kadar donmuş toprağı deşmek ve düzensiz yerleşmiş altını bulmak sanıldığı kadar kolay olmuyor yani...

Evet. Her şeylerini geride bırakıp gelmiş, her şeyi de göze almış bu insanlar için fiziksel koşullar zalim, iklim zalim... Bir de birbirlerine rakip ve birbirlerine zalim olmuşlar üstelik!

1899’da Batı Alaska’da Nome’de altın bulunması ile de, o tarafa kayıyor ilgi. Ve 1896-1899 yılları arasındaki bu dönem, Dünyadaki en büyük altına hücum göçlerinden sonuncusu olarak geçiyor tarihe…

*

Evet, Klondike altına hücum göçünün başladığı yerde, Skagway’deyiz. Gemiden iner inmez, dağların eteğinde olduğumuzu fark ediyorum. Yamaçlarda birçok logo görmek mümkün; buraya gelen gemi şirketlerinin anı olarak bıraktıkları izler bunlar. Biraz ilerleyince Skagway’i, Alaska’yı tanıtan panolar, limana gelen turistleri ağırlamaya hazır restoranları görüyorum.

Skagway Limanı, Alaska

Limana gelen gemi şirketlerinin logoları; Skagway, Alaska

Skagway Limanı, Alaska

Skagway Limanı, Alaska

Skagway Limanı, Alaska

*

Yamaçlarla, deniz arasında kalan ince bir yolla varılıyor Skagway merkezine, sadece on dakikalık bir yürüme ile. Yerleşim yerini gezmeyi sonraya bırakıyorum, zira bugünkü gezimizin başlama saati yaklaşıyor. Ne mi yapacağız? Altına hücum döneminde yapılmış demiryolu üzerinden nostaljik buharlı trenle, Kanada'nın Yukon toprakları yönüne bir yolculuk…

“E madem demiryolu vardı, ne diye zorlu dağları aşmak zorunda kaldı o insanlar?” diyebilirsiniz. O zaman demiryolunun yapılış hikayesine bakalım:

Chilkoot geçiti veya Beyaz geçit’in ne kadar zorlu olduğu malum. Bir İngiliz yatırımcı (William Close), dağlık bölgeye demiryolu yapılması fikrini ortaya atıyor, 1898’de. Üç yatırımcı arkadaşı, araştırmaları sonucu bunun imkansız olduğunu dile getiriyorlar. Ancak İrlanda asıllı Kanadalı bir demiryolu müteahhiti (Mike Heney), yatırımcıları ikna eden kişi oluyor. Dört İngiliz yatırımcının on milyon dolar desteği, 450 tonluk patlayıcı ve 26 aylık çalışma ile inşaat tamamlanıyor. Kimler mi çalışıyor inşatta? Kanada hükümetine 500 dolar maden arama avansı vermek durumunda olan altın arayıcıları. On binlerce kişi çalışıyor yani, dönüşümlü olarak. Zamanının mühendislik harikası olarak tanımlanan demiryolu 1901’de tamamlanıyor. Ancak tamamlandığında Altına Hücum dönemi de çoktan bitmiş oluyor.

Beyaz Geçit’e paralel olarak yapıldığı ve Yukon topraklarına uzandığı için “Beyaz Geçit ve Yukon Rotası”  anlamına gelen “White Pass and Yukon Route”, kısaca “WP&YR” deniyor bu hatta. Alaska’daki ilk demiryolu. Altına  hücum dönemi bitmiş olsa da, 1982 yılına kadar kullanılıyor; Whitehorse’a navlun, yakıt, ulaşım sağlıyor, birkaç madene hizmet veriyor. Güney Klondike otoyolunun açılması, büyük madenlerden sonuncusunun da kapanması ile bir dönem işlevselliğini yitiriyor. 1988’den itibaren ise, sadece turistlere yönelik, muhteşem manzaralar vaad eden nostaljik turlar başlatılıyor, birazdan bizim yapacağımız gibi…

*

Çok uzak değil, hatta yürüme mesafesinde trene bineceğimiz yer, ancak bir otobüsle götürülüyoruz limandan topluca, pasaport kontrollerimiz de yapıldıktan sonra. Malum, ABD’den Kanada topraklarına geçeceğiz.

Bölgedeki göl ve nehirlerin adları verilmiş her bir vagona. Bunlardan “Emerald” (Zümrüt) en eski olan ve halen kullanılanı. Bulunduğumuz vagonun içini inceleyerek başlıyoruz geziye. Vagonun içindeki soba dikkatimizi çekiyor en çok.

WP&YR; Skagway, Alaska

Nostaljik buharlı tren; Skagway, Alaska


WP&YR, Nostaljik buharlı tren vagonu; Skagway, Alaska

WP&YR, tren vagonunun içi; Skagway, Alaska

WP&YR, vagondaki soba; Skagway, Alaska

Oturduğum yerden ve camın arkasından değil de, çıplak gözle etrafı görebilmek, havayı soluyabilmek, yer yer fotoğraf ve kısa film çekebilmek amacıyla, vagonun önündeki açık alana çıkıyorum. Konuyla ve içinde bulunduğumuz durumla hiç mi hiç ilgisi olmasa da,  bacadan çıkan duman “kara tren” türküsünü doluyor beynime; kafamda türküyü döndüre döndüre ve yüzümün- gözümün kurum içinde kaldığını bir süre sonra fark ederek geçiriyorum zamanı…

WP&YR (Kara tren!); Skagway, Alaska

Kanada sınırına kadar bir tırmanma yolculuğu bu; malum, dağları aşmaktı tren yolunun yapılış amacı.  Tongass milli parkının içinden geçiyoruz, ki Güneydoğu Alaska’nın büyük kısmını kaplayan, tüm Güneydoğu Alaska gezimiz boyunca içinde olduğumuz orman bu. Bir buzul nehri olan, on beş mil uzunluğundaki Skagway nehrinin akışına şahitlik ediyoruz bir yerlerde... 

Tongass Milli Parkı; Skagway, Alaska

Tongass Milli Parkı; Skagway, Alaska

Skagway nehri, Alaska

Yamaçlardaki Mavi Bina’nın, ABD’nin Alaska’daki gümrük binası olduğunu öğreniyoruz rehberimizden. Demiryolu yapımında, yük beygirleri ile birlikte ölen iki işçinin mezarını gösteren siyah bir haç dikkati çekiyor uçuruma doğru. Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi, burada da var Gelin tülü şelaleleri… 

Bir viyadüğün üzerinde kırık ve  şu anda kullanılmayan, ama 1901-1969 yılları arasında kullanılmış Çelik köprüyü görüyor, onca yıl nasıl ayakta kalmış olduğuna şaşıyor, üzerinden geçmek durumunda olmadığımıza şükrediyorum.

Kırılmış Çelik Köprü; Skagway, Alaska

Bu arada üzerinde seyahat ettiğimiz demiryolunun bir özelliğinin de, iki ray arasındaki mesafe olduğunu öğreniyorum. Normalde 143 cm olması gerekirken, 91 cm olarak  yapılmış burada. Sadece dar geçitler nedeniyle ya da ekonomik olduğu için değil, dağlık yapıda keskin dönüşlere fırsat verdiği için de tercih edilmiş bu durum.

Ve yer yer uçurum kenarındaki incecik yollara döşenmiş raylar üzerinde, yer yer viyadükler, yer yer de tüneller aşarak ilerliyoruz. Manzara gerçekten vaad edildiği gibi…

WP&YR, Tünele girerken; Skagway, Alaska

WP&YR; Skagway, Alaska

Vardığımız zirve “Beyaz Geçit Zirvesi” (“White Pass Summit”); deniz seviyesinden 873 metre yükseklikte. ABD- Kanada sınırı; ABD’nin Alaska eyaleti ile Kanada’nin BC eyaleti arasındaki sınır.  Hemen yakınında beş bayrak; ABD, Alaska, Kanada, BC ve Yukon bayrakları… Ve yanda da bir kulübe.  Hani demiştim ya, Kanada hükümeti altın arayıcılardan bir yıllık erzak getirmelerini istiyordu diye, işte kontrol noktası burası; görevli polislerin altın arayıcılarına el sallayarak uğurladıkları yer aynı zamanda…

Beyaz Geçit Zirvesi; ABD- Kanada sınırı

Beyaz Geçit Zirvesi; ABD- Kanada sınırı

Zirveden sonra değişiyor manzara; yine güzel, ama farklı bir güzel oluyor. Dağlar ve tırmanış bitti, düzlükteyiz.  Dağlar sadece fonda. Bol bol akarsu, göller, su birikintileri, yeşillik, kaya parçaları… Kısa süre sonra Fraser’a geliyoruz; hemen yanımızda Fraser gölü. Birkaç bina görüyoruz uzakta. Toplam otuz kişinin bulunduğunu öğrendiğimiz, Kanada Gümrük binaları bunlar.

Fraser gölü; BC; Kanada

Ve bir şampanya patlatılıyor Fraser gölü kıyısında; bu yolculuğa katılmamız, zirveye erişmemiz şerefine bu şampanya. Başardığımız birşey yok aslında; sadece bu turu yapmayı tercih etmiş ve bilet almıştık. Sonra da güzel manzaralar eşliğinde, bilgilene bilgilene oturduk geldik; ben daha çok ayaktaydım tabii. Ama şirketin bir hoşluğuydu işte! Bir de zirveye çıkan herkese birer “Zirve anısı” verildi. Minik bir zarf içinde gayet şık hazırlanmış bir kart; ön yüzünde dağları aşan trenimizin kuşbakışı görüntüsü, açınca sol yüzde kısa bir bilgilendirme, sağ yüzde ise “Zirve Kulübü”nün üyesi olduğumuzu bildiren, üyelik numaramızı içeren ve altını çağrıştıran ince metal bir plaka. Bu rivayete göre bu kulübün 72,564’üncü üyesiyim!

WP&YR, Zirve kutlaması; Fraser, BC, Kanada

WP&YR, Zirve anısı

WP&YR, Zirve anısı

Güzel manzaralar eşliğinde biraz daha yol alıp, geri dönüş hareketine başlıyoruz Bennett’e varmadan. Hani şu altın arayıcılarının 1898-1899 kışını geçirip, derme-çatma sal ve kayıklarını yaptıkları, sonra da göl üzerinde seyredip Yukon nehriyle kuzeye, altın yataklarına doğru yola çıktıkları Bennett’e…

Ve Kanada’nın BC eyaletinde Yukon sınırına yakın, yerleşim yerlerine uzak topraklarda doğanın sunduklarını biraz daha izliyoruz dönmeden. Dönüş için kısa bir yerde çift ray oluyor, ama aslında gidiş- dönüş aynı raylar üzerinden; toplamda 52 millik bir yol, yavaş yavaş ve dört saatte kat ettiğimiz…

Kanada topraklarında ilerlerken; "British Columbia" eyaleti

Kanada toprakları, "British Columbia"

Kanada toprakları, "British Columbia"

Kanada toprakları, "British Columbia"

Kanada toprakları, "British Columbia"

Kanada toprakları, "British Columbia"

Kanada toprakları, "British Columbia"

Kanada toprakları, "British Columbia"

Kanada toprakları, "British Columbia"

WP&YR, Skagway'e dönerken, Alaska

*

Yolculuk bitiyor ve geliyorum şehir merkezine. Tamamen turistik, turistlere yönelik. Alışveriş meraklısı değilseniz, yapacak pek bir şey yok. Bir hediyelik eşya dükkanına giriyorum ve elimdeki broşürde olmayan, rehberimizin anlattığı ama benim kaçırmış olduğum bilgileri tamamlamak, kafamdaki boşlukları doldurmak amacıyla bir kitapçık satın alıyorum. Sonrasında eve dönüp internetten araştırdıklarım, izlediğim film ve belgesellerle de tamamlanıyor hikayem.

Skagway merkezi, Alaska

Skagway merkezi, Alaska

*

Altına hücum döneminde kuruluyor ve kalkınıyor Skagway demiştim. Bir de Klondike civarında bir yerleşim gelişiyor; “Dawson City”. Duymuşluğum vardı, ancak ABD’de bir kovboy kasabası gibi kalmış aklımda; oysa Kanada’da, Klondike altın yataklarının hemen yanında, tıpkı Skagway gibi Altına hücum döneminde gelişmiş bir yer orası da.

Altına hücumda zengin olmak istiyorsan, kürek sat” diyenler oluyormuş başlangıçta, espriyle karışık. Ancak bunu söylerken bile, bu kadar çok altın arayıcısının olacağı tahmin edilmiyormuş. Ve evet, altın arayanlar değil ama ikmal sağlayanlar, garantili kazananlar olmuş bu dönemde. Dawson City’de ev yapımında kullanılacak keresteler için fabrika kurmayı akıl eden kişi olmuş zengin. Bir rivayete göre, bir başka zengin ise, “Klondike Kate”. Dawson City’de dansçı, sohbeti de muhteşem; altın arayıcılarının gece eğlencelerinde altın külçeleri karşılığında yaptığı muhabbetle ulaşmış zenginliğe…

Amerikalı yazar Jack London’ı bilirsiniz; 1876- 1916 yılları arasında yaşamış. Fakirlik içinde geçen çocukluk, henüz yirmi bir yaş; bir umut, o da Klondike göçüne katılanlardan... Altın bulmuş mu? Hayır. Ama buradaki deneyimlerinden aldığı ilhamla yazdığı hikaye ve romanlarıyla, Dünya çapında tanınan bir yazar olmuş. Ve yazarlıktan zengin olan nadir insanlardan. Ama ne yazık ki, o da birçok altın arayıcısı gibi, Klondike döneminde oluşan beslenme bozukluğu, ciddi C vitamini eksikliği ile iskorbüt hastalığına yakalanmış. İlerleyen dönemlerde süregiden başka hastalıklar ve sıkıntılar ile, kırk gibi genç bir yaşta veda etmiş hayata.

Altına hücum dönemi bitince bir hayalet şehre dönüşmüş Dawson City, ancak bugün çok az nüfusuyla dahi ev sahipliği yapmakta Jack London müzesine. Skagway ise, 1898’de başlayan demiryolu inşaatı sayesinde kurtulmuş hayalet şehir olmaktan, hatta şehir olmuş 1900 yılında. 2007’de bu statüsünü kaybetse de, Alaska’nın ilk birinci sınıf ilçesi ünvanını almış, ne anlama geliyorsa…

*

Evet, bazen bir, bazen iki tur alırız demirlediğimiz her limanda; bize sunulanlara, ilgimize ve vaktimize göre. Bu sefer Skagway’de, zamanının mühendislik harikası olarak nitelendirilen demiryolu üzerinden, nostaljik buharlı trenle Kanada’nın Yukon toprakları yönüne bir yolculuk ve Klondike Altına Hücum Göçü’nü anlamak varmış kısmetimde, ve kısmetinizde...

Yarın ise çok farklı bir limanda demirleyeceğiz; altın yok artık, altının izini sürmek de! Doğa var, sadece doğa! Daha kısa bir adı olmadığı için üzgünüm ama, “Icy Strait Point”de olacağız; orada da buluşmak ve birlikte doğanın tadını çıkarmak üzere, şimdilik sizi Skagway’den Yukon topraklarına doğru WP&YR hattında çektiğim acemi/amatör çok kısa filmimle baş başa bırakıyorum.

Hoşçakalın. Sevgiyle kalın…

(Üzerine tıklayınız)

*

Bundan önceki Alaska yazılarım sırasıyla;

1- ALASKA YOLCUSU KALMASIN; İLK DURAĞIMIZ ANCHORAGE için, lütfen tıklayın

2- ALASKA; ANCHORAGE’DAN SEWARD’A için lütfen tıklayın

3- ALASKA GEMİ TURUNA BAŞLARKEN… HUBBARD BUZULU VE BAŞKENT JUNEAU için lütfen tıklayın

Bundan sonraki Alaska yazılarım sırasıyla;

5- “ICY STRAIT POINT”; ALASKA’DA DOĞANIN PEŞİNDE için lütfen tıklayın