08 Ocak, 2025

KETCHIKAN, ve ALASKA’YA VEDA EDERKEN…

 

Gemi ile Güneydoğu Alaska yolculuğumuzun beşinci günü. İlk gün Kuzey Amerika’nın en büyük buzullarından olan Hubbard Buzulu’nu görmüş, ertesi gün Alaska’nın başkenti Juneau’da demirlemiştik. Üçüncü gün Klondike Altına Hücum Göçü’nün başladığı yerde, Skagway’de nostaljik bir turla aralamıştık tarihin sayfalarını. Dördüncü gün “Icy Strait Point”de doğayla iç içeydik. Bugün Ketchikan’dayız; demir attığımız son liman. Bizim son limanımız olsa da “Alaska’nın ilk şehri” deniyor burası için; “Alaska’ya güneyden girişteki ilk şehir, ilk liman olması nedeniyle bu unvan.

Dünyanın somon başkenti” demişler ayrıca. “Nasıl yani?” diye düşünüyorum; bütün Alaska somon kaynıyor zaten, neden burası somon başkenti olsun ki? İlk somon konserve fabrikası burada kurulduğu için vermişler kendilerine bu unvanı. Kuzey Amerika’da böbürlenecek bir şeyler her zaman olur!

*

Gemi yolculuklarında bazı limanlarda yapacak çok aktivite olur, bazen de ilgimi çeken bir şey bulamam. Ketchikan için bu ikincisi oldu; ya önceden Alaska ile ilgili merak ettiğim, hatta etmediğim/ bilmediğim birçok şeyi görmüş, öğrenmiş, deneyimlemiş ve buraya bir heyecan bırakmamıştım; ya da son liman olmasının ve gezinin bitişinin hüznü çökmüştü içime…

Yine de sadece limanda ya da küçücük şehirde boş boş gezecek değildim tüm gün. “Fener, Totem ve Kartal” başlıklı bir tur aldım. Bu bir tekne turuydu; tarihi önemi olan bir deniz fenerine kadar gidiliyor; yol üzerinde geçmişten, yerlilerden kalma bir klan evi ile totem direkleri gösteriliyor, ayrıca bölgede çok yoğun olan kel kartalların görüleceği vaat ediliyordu.

Tekneye bineceğimiz yere kadar yirmi dakikalık bir otobüs yolculuğu yaptık. Yolculuk sırasında geçtiğimiz yerleri tanıyarak, şehir hakkında bilgilendik.

Gezimizin bu bölümünde en çok ne hoşuma gitti biliyor musunuz? Rehberimizin adı. Başka hiç kimsede olmayan, kendine özgü bir ad bu: “Broseph”. Annesi rehberimize gebeyken, küçük ağabeylerine karnını gösterip, “kardeşiniz olacak, adı Joseph, ‘Brother Joseph’ (erkek kardeş Joseph)” diyormuş, minik ağabeyler de “Brother Joseph” demeyi pek beceremeyip, “Broseph” demeyi sürdürünce, doğumdan sonraki resmi adı da “Broseph” olmuş! Çok sıcak geldi bu hikâye bana; tıpkı bir yeğenim kendinden az küçük diğer yeğenim için, “büyüyecek, sana ağbi diyecek” sözlerini fazlaca duyup, ufaklığı yıllarca “abi-de, abi-de” olarak çağırması, hatta şahidim, uykusunda dahi sayıklaması kadar sıcak!

*

Sekiz bin iki yüz nüfusu ile Alaska’nın dördüncü büyük şehri imiş Ketchikan. Güneydoğu Alaska’nın büyük kısmını kaplayan Tongass ormanı burada da devam ediyor. Geyiklere, ayılara ev sahipliği yaparmış. Artık nasıl yaptılarsa, son nüfus sayımına göre 8200 ayı varmış bölgede; kişi başına bir ayı düşüyor yani! Yılda 280 gün yağmur alırmış bölge. Komşu yerleşimlere ulaşım genellikle tekne ile. Deniz uçakları da var tabii ki, tüm Güneydoğu Alaska’da olduğu gibi. Haftada bir Vancouver’a uçuşu olan bir de havaalanı…

*

Wards Cove’dan bindik tekneye. Personel tamamen Ketchikan’lı, pek sıcak, pek de misafirperver. Çeşitli hikayeler ve ikramlar eşliğinde, yaklaşık iki saatlik bir yolculuktu bu.

Tekne gezisi başlangıç noktamız; Ketchikan, Alaska


Ketchikan’ın, Amerikan yerlilerine ait totem direkleri ile dolu olduğunu öğrendim; dünyada en büyük totem direkleri koleksiyonuna sahip olan şehirmiş Ketchikan. Totem direkleri dört ana yerde topluca, ayrıca şehir içinde de dağınık olarak bulunmaktaymış. Bu toplu yerlerden biri olan Totem Koyu Eyalet Parkı’nın yanından geçtik. Burada bir klan evi ve on dört totem direği var. Evin dışını ve direklerden bir kısmını gördük tekneden. Ama karaya çıkıp, toprağa ayak basıp, yakından göremediğim, klan evinin içini gezemediğim için hayal kırıklığı oldu benim için biraz.

Rehberimizin klan evini gösterip, “Bacadan duman tüttüğünü düşleyin” demesiyle canlandırmaya çalışıyordum bir şeyler kafamda. Zamanında kışa hazırlık yaptıkları, somon ve geyik eti tütsüledikleri ev burası. Şarkı söyleyip, dans ettikleri ve ağaçları oydukları yer aynı zamanda... Evet, ağaçları oydukları yer!  Totem direkleri onlar, solmuş renkleriyle orada! Hayatlarının önemli parçaları olan kel kartal, kuzgun, somon ve daha nice motifler, nice duygular içeren direkler… Gelecek nesillere kendilerini, hikayelerini, önemli olayları aktarma amacı barındıran direkler… Sanat eserleri… Ve yanlış anlaşılıp yakılmaktan, yıkılmaktan bir şekilde kurtulmuş, geriye kalan direkler…

Bir klan evi ve totem direkleri; Ketchikan, Alaska

Bir klan evi ve totem direkleri; Ketchikan, Alaska

Totem direkleri; Ketchikan, Alaska


Yaklaşık otuz bin kel kartal varmış bölgede. Ve tabii ki boş yok, umduğumun çok ötesinde kel kartal, kel kartal yuvası gördüm. Dört yaşında olgunlaşır, yaklaşık 20-25 yıl yaşarmış kel kartallar. Daha önceki hikayelerimden birinde de paylaşmıştım; kel kartal (“bald eagle”) deniyor ama, kel olmakla ilgileri yok. Gövdeleri siyah olduğu halde başlarındaki tüyler ve kuyrukları beyaz olduğu için böyle bir ad almışlar. Büyükçe kuşlar; kanat açıklıkları, dişilerde daha fazla olmak üzere 180-240 cm olurmuş. Ve burada öğreniyorum ki, eşitlikçi yaşam tarzına sahipmiş kel kartallar; yuvayı sadece dişi kuş değil, dişi-erkek beraber yaparlarmış. Evi ömür boyu kullanır, ama kalabalıklaşma durumunda, yenisini yapmaktan da kaçınmazlarmış.

Kel kartal; Ketchikan, Alaska


Muhafız adasındaki (“Guard island”) Deniz fenerine kadar gittik ve döndük. Deniz fenerini görmeye pek merakım yoktu, ama onlar için önemliydi. Alaska’daki ilk deniz feneri imiş bu; yağmurlu, yoğun sisli bu bölgede sığ geçide (Tongass Narrows) girecek tekneler için 1904’te yapılmış. Ve bir takım hüzünlü olaylara şahitlik ettikten sonra 1960’ta kapatılmış.

Muhafız adası (“Guard island”) ve Deniz feneri; Ketchikan, Alaska

Deniz feneri; Ketchikan, Alaska

Küçük küçük adalar, üzerlerindeki evlerle ilgili hikayeler süslüyordu geziyi. Sanki biz turistlerden alacaklısı çıkacakmış gibi satılık evler, özellikleri ve fiyatları vurgulanıyordu.

Tekne gezisinden; Ketchikan, Alaska

“Kaptan Vancouver’ın da geldiği yer burası, o da sizin gördüğünüzü gördü, bu ağaçlar o ağaçlar, üç yüz yıl öncesi ile aynı” diye daha da cazip hale getirilmeye çalışılıyordu gezi. Kaptan Vancouver’ın 1791-95 yılları arasında Kuzey Amerika pasifik kıyılarında sefer yapmış, Alaska dışında Kanada’nın British Columbia eyaleti ve ayrıca Hawaii’e de gitmiş olduğunu öğreniyordum sonradan…

 Tekne gezisinden dönerken; Ketchikan, Alaska

Ketchikan, Alaska

*

Şehre dönüşte epey vaktim vardı, hem de tüm öğleden sonra… Gücümün yettiğince şehri ve liman çevresini gezdim.

Ketchikan, Alaska

Ketchikan, Alaska

                              Ketchikan, Alaska


Sanatın şehir içine yayıldığını söylüyorlardı, ona şahitlik ettim. En çok güneşin aydınlattığı vitrayları sevdim, ki hep sevdiğim bir sanat olmuştur bu; üstelik üzerlerindeki figürlerle şehir ve bölgeyi de güzel tanıtıyorlardı…

Ketchikan, Alaska

Ketchikan vitray örneği, Alaska

Ketchikan vitray örneği, Alaska

Ketchikan vitray örneği, Alaska

Ketchikan vitray örneği, Alaska

Baktım hala vaktim var, ısrarla önerilen “Oduncu gösterileri” ne bir bilet aldım. Daha önce yine Kuzey Amerika’nın başka bir tarafında izlediğim bir gösteri çeşidiydi bu, hadi bir de buradakini deneyeyim dedim.

İki deneyimli takım, sözde biri Amerika, diğeri Kanada adına yarışan... Odun kesme, balta atma, direğe tırmanma, sudaki kütükler üzerinde dengede durma gibi maharetlerini sergiliyorlar. Yarışma kılığına girmiş, eğlenceli bir şov aslında! Her bir oduncu da bir ünlü adeta, bir broşürde her birinin fotoğraflarıyla birlikte özgeçmişleri yer alıyor. Ve gösteri bitiminde, izleyicilere selfie pozu vermekten geri kalmıyorlar. Ben ise hediyelik eşya dükkanına dalıp, anı olarak bir totem direği biblosu alıyorum kendime; evdeki Özgürlük anıtı, Eyfel kulesi, CN Kulesi, Vezüv yanardağı, Pisa kulesi biblolarımın yanına koymak üzere…

Oduncu gösterileri; Ketchikan, Alaska
Oduncu gösterileri; Ketchikan, Alaska

Ve gemi ile Güneydoğu Alaska gezimizin bu son limanından da ayrılma vakti geliyor. İç geçit (“inside passage”) denilen, Kuzey Amerika’nın Kuzey batı kıyıları ile yakınlardaki adalar arasında kalan bölgede seyredeceğiz bir buçuk gün boyunca, artık gezinin tamamen bittiğini vurgulayan Vancouver’a kadar.

Ve bana düşünme fırsatı verecek bu zaman…

Geziye başlarken şöyle söylediğimi hatırlıyorum: “Alaska deyince neler canlanıyor gözlerinizin önünde bilmiyorum ama, benim aklımdan karla kaplı geniş alanlar, vahşi doğa ve kızak çeken köpekler geçiyor. Bir de Amerika’nın sonradan sahip olduğu uzak iki eyaletinden birisi olduğu bilgisi…

Evet, bunlar doğru, ama dahası varmış meğer!

Ve şimdi Alaska deyince yine vahşi doğa ve bu doğa ile denge içinde yaşamayı becermiş, ama önce Rusların, sonra Amerikalıların gelmeleri ile topraklarını ve hayatlarını kaybetmiş yerliler düşüyor aklıma... Alaska deyince unutulmaz tren yolculukları, buzullar, Güneydoğu Alaska’da çoğuna karadan ulaşım olmayan, dağlar ve okyanus arasında sıkışmış yerleşim yerleri geliyor aklıma… Ve tabii deniz memelileri, deniz papağanları, dereleri dolduran somonlar ve ayrıca ayılar, geyikler  ile kel kartallar geliyor. Evet, buraların asıl sahipleri onlar!

Alaska’ya veda ederken iki balina, bir ayı, bir geyik ve bir somondan aldığım öğütlerden bir kısmını, kendi süzgecimden geçirerek paylaşmak istiyorum sizlerle. Alt alta yazınca pek şiirsel, kafiyeli gelmeyebilir; ama kim bilir, belki de yaşam felsefeleri duymaya değerdir!


“Fark yarat,

Zarafet ve güzellikle hareket et,

Kendi gerçek doğanın derinliklerini keşfet,

Büyük düşün,

Kalbinde hep bir şarkın olsun,

Ara ara soluklan,

Sızlanmayı bırak…” diyor bir balina.


Diğeri ilave ediyor;

“Öğrenmeyi bırakma,

Eğlenmek için de zaman ayır,

Hayatın tadını çıkar”.


Bir balinadan öğütler; Alaska

Bir balinadan öğütler; Alaska

Bir ayı ise şöyle öğütlüyor;

“Sınırlarının ötesine geç,

Hayat zorlaşsa da taşı onu,

İyi beslen,

Mevsimlerle yaşa”.

Bir aynın öğütleri; Alaska

Bir geyik;

“Büyük düşün,

Ormanda zaman geçir,

Bol bol yeşillik ye,

Başını dik tut,

Yoldan çıkma,

Her işe burnunu sokma” diye tembihliyor. 

Bir geyiğin öğütleri; Alaska

Bir somon ise;

“Yeni fikirler ortaya çıkar,

Gerçek renklerini göster,

Akıntıya karşı yüz,

Temiz suyun değerini bil,

Köklerini unutma,

Mücadeleden vazgeçme” diyor bize.

Bir somonun öğütleri; Alaska

Kel kartallar kaçmış gözümden! Bir kel kartal ne derdi acaba diye düşünüyorum... 

Evet; Alaska’da her karşılaştığımı, gördüğümü, duyduğumu, öğrendiğimi, deneyimlediğimi paylaştım sizlerle, bununla beraber altı farklı yazıyla birlikte.

Başka gezilerde de buluşabiliriz umarım. Hep sevgiyle ve sağlıcakla kalmanız dileğiyle...


Bundan önceki Alaska yazılarım sırasıyla;

1- ALASKA YOLCUSU KALMASIN; İLK DURAĞIMIZ ANCHORAGE için lütfen tıklayın

2- ALASKA; ANCHORAGE’DAN SEWARD’A için lütfen tıklayın

3- ALASKA GEMİ TURUNA BAŞLARKEN… HUBBARD BUZULU VE BAŞKENT JUNEAU için lütfen tıklayın

4- ALASKA’DA ALTINA HÜCUM; SKAGWAY’DEN YUKON TOPRAKLARINA için lütfen tıklayın

5- “ICY STRAIT POINT”; ALASKA’DA DOĞANIN PEŞİNDE için lütfen tıklayın


 DİLER COŞKUN

2 yorum:

  1. Muhteşem bir hikaye. Alaska, Amerika Birleşik Devletleri'nin bir eyaleti olduğunu bilmiyordum. Alaska gerçekten gezilecek bir eyalet. Keyifle okudum ve bilgilendim çok teşekkür ederim.Emeğine sağlık :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okuduğunuz ve bu değerli yorumunuz için çok teşekkürler. Beğenmiş olmanıza sevindim. Aslında bu Alaska gezi yazısı serisinin sonuncusu, nispeten az bilgi ve deneyim içeriyor. Daha keyifli ve detaylı yazılar, serinin başındakiler. Ilginizi çekerse, özellikle onları öneririm. Tekrar teşekkürler ve en iyi dileklerimle...

      Sil