Bilmiyorum başka nereler uyguluyor
ama, Kanada veya ABD olsun, Kuzey Amerika’da bir ülkeye giriş yapıyorsanız, gümrük
formu doldurmak durumundasınız. Bahamalar’a girişte de var gümrük formu, pek
detaylı soru da yok, ama gümrük formuna iliştirilmiş daha detaylı bir sayfa
daha var ki, o da ülkeden çıkışta vermek için. Ne mi? Memnuniyet anketi.
Hizmet sektöründe alışık olduğumuz
bir durum bu, ama bir ülkenin ziyaretçilerine uygulamasına ilk kez rastlıyordum
doğrusu. Tabii ki doldurmak zorunda değilsiniz, ama geliş amacınız (deniz,
golf, kumar, balık avlama, balayı…), hangi otelde, kaç gün kaldığınız, otelin
temizliği, personeli, yemekleri, otel dışındaki temizlik, yemekler, taksi
şoförleri, güvenlik hakkında ayrı ayrı sorular soruluyor ve sonunda yorumlarınıza
baş vuruluyor. Ve deniyor ki; “Tek geçim kaynağımız Turizm, geri
bildiriminiz bizim için çok önemli”.
*
Evet, Karayip denizinde 700 adadan
oluşan bir ülke Bahamalar. Ve kışın özellikle güneş görmek isteyen Kuzey
Amerikalıların tercih ettiği tatil beldelerinden bir tanesi.
Biz de madem Kanada’da yaşıyoruz ve
uzun süredir deniz tatili yapmadık, “Hadi bakalım” dedik eşimle. Bir haftalık
bir tatil planladık ve başkent Nassau’daki
Atlantis Oteli kestirdik gözümüze. Amaç, kış ortasında yaz tatili
tabii ki; ama madem ilk defa gideceğim bir ülke, görebileceğim ne varsa
görmeli, öğrenebileceğim ne varsa öğrenmeliydim. Hiç öyle macera- eğlence
beklemeyin bu sefer, ama sadece benimle kalsın istemedim, sınırlı da olsa yaşadıklarım,
öğrendiklerim. Evet, buyurun; Bahamalar hakkında merak etmediğiniz ne
varsa burada; İlk izlenimler ve Bahamalar’a Genel Bakış, otel deyip geçmeyin
ama Atlantis Otel, Bahamalar’da Yeme-içme ve olsa da olur olmasa
da Nassau şehir turu.
*
İLK İZLENİMLER VE BAHAMALAR’A GENEL
BAKIŞ
Şubat ayı idi gidişimiz; Aralık ve
Mayıs ayları arasında öneriliyor bu bölge. Haziran başından, Kasım sonuna
kadar kasırga tehlikesi var çünkü.
Toronto’dan Nassau’ya uçuş yaklaşık
üç saat. Pek zevkli oldu benim için, karla kaplı topraklardan turkuvaz
sularla çevrelenmiş adalara geçişi izlemek havadan…
Havalimanında gümrük kuyruğunda beklerken
dinlediğimiz canlı müzik de güzel bir “Hoşgeldiniz” oldu. Ve böylesine
bir durum da bir ilkti hayatımda, tıpkı dönüşte vermek üzere elime tutuşturulan
memnuniyet anketi gibi.
Trafiğin soldan aktığına şahitlik
ettim taksiyle otele
giderken. Ama sürücü koltuğunun bazı araçlarda sağda, bazılarında solda
olduğunu görecektim zaman içinde. Ve bu bende şaşkınlığa, taksilere nereden
bineceğimi bilememeye yol açacaktı zaman zaman, karşıdan karşıya geçerken önce
ne tarafa bakacağımı bilemediğim gibi…
Ve de Taksi Şoförleri…
Bahamaların yıldızları bence; hepsi Gönüllü Turizm Elçileri. Onlardan
öğrendiğim öz bilgilere, rehberli turda bile rastlayamayacaktım. Hepsi çok
konuşkan, bilgili, kendileriyle barışık, neşeli, mutlu...
*
“Baha Mar” dan geliyor Bahamalar’ın
adı; “Sığ Deniz” demekmiş
“Baha Mar”. Yakınındaki karalardan, derin sularla ayrılan bir denizaltı
yükseltisinin su üstüne çıkmış uzantıları imiş bu adalar; ve başta da
söylediğim gibi 700 adet. Tüm ülkenin toplam yüzölçümü, Türkiye
yüzölçümünün yüzde ikisi kadar bile değil. Sadece kırk kadar adada yerleşim
var. Başkent Nassau, “New Providence” adası üzerinde.
![]() |
Bahamalar (sarı ok); Google Earth işbirliği ile |
![]() |
Bahamalar; Google Earth işbirliği ile
|
*
Kristof Kolomb keşfetmiş buraları
1492’de, ama
Kolomb’un keşfettiği diğer bazı yerler gibi yerleşmemiş buraya İspanyollar.
Yerleşmemişler ama, şu anda Haiti ve
Dominik Cumhuriyetinin bulunduğu Hispaniola adası madenlerinde çalıştırmak
üzere yerli halkı götürmüş ve köleleştirmişler. Ve bir müddet sonra hiçbir yerli
kalmamış buralarda yaşayan. 1640’tan 1728’e kadar korsanların yeri
olmuş; sonrasında ise burayı korsanlardan temizleyen İngilizlerin. 10 Temmuz 1973’te ise
bağımsız bir devlet haline gelmiş Bahamalar. Parlamenter sistem var şu anda;
Temsili Başkan ise II. Elisabeth, İngiliz Devletler topluluğuna ait tüm
ülkelerde olduğu gibi. Resmi dil de İngilizce. Ayrıca, trafiğin neden
soldan aktığının da göstergesi bu öz geçmiş.
Ülkenin nüfusu 400 bine yakın, ve bu
nüfusun yarısından çoğu Nassau’da yaşıyor. Halkın
büyük çoğunluğu ise, zamanında köle olarak getirilen Afrika
kökenlilerden oluşuyor. Para birimi Bahama doları ve 1 Bahama
Doları, tamı tamına 1 Amerikan doları eşdeğerinde.
Şu anda Amerika kıtasının en
zengin üçüncü ülkesi durumunda Bahamalar, ABD ve Kanada’dan sonra. Ve turizm de malum en önemli gelir kaynağı.
Mevsiminde, her gün en az bir gezi gemisi
geliyor Nassau’ya. Sabah 6.00 gibi demir atıyor, 16.00 gibi de ayrılıyor
limandan. Bu, hergün en az beş bin turistin şehre inmesi, gezmesi, belki
yiyip içmesi ve alışveriş yapması anlamında. Mağazalar, hemen kıyıya
paralel ve gemilerin demir attığı limana yakın “Bay Street” (“Sahil Yolu”)
üzerinde. Akşam 17.00 gibi, yani erkenden kapanmaları ilginç gelmişti bana, ama
gemiler demir aldıktan sonra gerek kalmıyor demek ki mağazaları açık tutmaya.
Diğer turistler ise zaten otellerde…
*
ATLANTİS OTEL
Otel deyip geçmeyin, internetten
tesadüfen seçtiğimiz, ama Bahamalar’ın gururu olduğunu sonradan fark ettiğim
Atlantis Otel birkaç paragraf hak ediyor.
Başkent Nassau’nun bulunduğu New
Providence adasının hemen bitişiğindeki, Cennet adası (“Paradise island”)
üzerinde kurulmuş Atlantis Otel. Minik bir köprüyle geçiliyor Cennet Adası’na şehir
merkezinden; ister yürüyerek, ister araçla. “Sir Sidney Poitier” Köprüsü,
bu köprünün adı. Bilmem hatırlıyor musunuz bu ismi, Amerikalı siyahi aktör; meğer
Bahamalar kökenli imiş. Çok genç yaşlarımda izlediğim, Türkçeye “Beklenmeyen
Misafir” olarak çevrilen, başrolünü oynadığı “Guess who’s coming for dinner?”
adlı filmi beni çok etkilemişti; beyaz bir kızın zenci doktor nişanlısını
ailesi ile tanıştırmaya getirmesiyle gelişen olaylar…
*
Çok sempatik, esprili karşılandığımız
malum otelde. Gelir gelmez, eşyalarımızı odaya atarak bir keşif turuna çıktık. Aman
Tanrım, ne kadar büyükmüş! Dünyanın en büyük oteli herhalde diye düşündüm, ve tabii
ki baş danışmanım Google’a sordum. Dünyanın en büyüğü değilmiş, ama yine de on
sekizinincisi imiş yatak kapasitesi olarak, toplamda 3414 odası ile. Bahamalar
için ise şöyle bir özelliği var: Devletten sonra en büyük işveren. İşte
bu, ilginç bir bilgi oldu benim için! Evet Cennet adası Bahamalar’ın en
popüler adası, bunun üzerindeki Atlantis Otel ise en popüler işletme.
“Royal at Atlantis” girişi; Bahamalar |
Büyük büyük rakamlarla ne kafamı
karıştırmak, ne de sizi yormak isterim, ama üzerinde bulunduğu adanın büyük
bir kısmını kaplıyor otel. Mevcut 3414 oda, farklı adlar ve
konseptlerdeki sekiz ayrı tipte otel binasına dağılmış durumda. Sayısız
bar, kafe, restoran olduğunu söylememe gerek yok herhalde. Beş millik
sahili, lagünleri, kendine ait marinası, on bir adet havuzu, su
parkı, spa’sı, golf sahası, gece kulübü, casino’su, sinema salonu ile her
yaştaki insana hitab ediyor.
![]() |
Atlantis Otel; Bahamalar |
“Royal at Atlantis”; Bahamalar |
![]() |
“Royal at Atlantis”; Bahamalar |
![]() |
“Royal at Atlantis”; Bahamalar |
“Harbourside resort”; Atlantis Otel, Bahamalar |
Bir de sanat galerisi gibi.
Biz mevcut sekiz otel binasından “Royal at Atlantis”de kaldık;
diğerlerini bilmem ama sırf bu binanın lobisi dahi tek başına bir galeri. Casino’su
ise, ünlü cam sanatçısı Dale Chihuly’nin, “Güneş” ve “Ay” adlı
eserlerine ev sahipliği yapmakta.
“Royal at Atlantis”; Bahamalar |
“Royal at Atlantis”; Bahamalar |
Dale Chihuly’nin “Güneş”i,
“Royal at Atlantis” Casino; Bahamalar
|
Dale Chihuly’nin “Ay”ı,
“Royal at Atlantis” Casino; Bahamalar
|
Otelin marinasını çevreleyen ve Marina
köyü (“Marina village”) olarak adlandırılan bölümü ise renkli alçak binaları, kaliteli mağazaları, restoranları
ve yürüyüş fırsatı ile tatil köyü içinde ayrı bir tatil beldesi.
“Marina villlage”, Atlantis Otel; Bahamalar |
“Marina villlage”, Atlantis Otel; Bahamalar |
*
Evet, çok büyük. Evet, Bahamalar’da
devletten sonra en büyük işveren. Ama, başka bir ayrıcalığı daha var Atlantis
Otel’in; Dünyanın en büyük “Deniz Yaşam Alanı”na (“Marine Habitat”) sahip olması. Denizlerde,
okyanuslarda yaşayan canlılara ait bir hayvanat bahçesi, ya da daha doğrusu
farklı bölümleri olan dev bir akvaryum gibi düşünebilirsiniz. 14 lagün, 250
tür ve elli bin okyanus canlısı! Geniş alana yayılmış bu açık hava
müzesinde, bu canlıları görebilir, haklarında bilgilenebilir ve kimileriyle
interaktif faaliyetlerde bulunabilirsiniz. Kimisi lagünlerde, kimisi deniz suyu
içeren havuzlarda… Bizler ise camların arkasında, cam tünellerin içinde, ya da
havuzların yanında. Yine de çoğunu görmemiş olduğuma eminim.
İnteraktif faaliyetler dedim; otelde
yunuslara ayrılan ve “Dolphin Cay” olarak adlandırılan bölüm, Katrina
kasırgasından kurtarılmış olan yunuslar ile deniz aslanlarına ev sahipliği
yapıyor. Belli bir ücret karşılığında bu yunuslarla faaliyetlere katılmak
mümkün. Buradan elde edilen gelirin “Atlantis Mavi
Proje Vakfı”na (“Atlantis Blue Project Foundation”) aktarıldığı, bu vakfın ise
mercan resiflerini korumaktan, deniz yaşamını iyileştirmeye kadar çeşitli faaliyetler
yürüttüğü bildirilmekte.
Otelin bir takım imkanlarını, sadece
kendi müşterileri ile değil, gezi gemileriyle gelen turistlerle de paylaştığını
bir not olarak düşmek isterim buraya.
Ayrıca otelden düzenlenen tekne
turları ile farklı adalara gitme ve oraları deneyimleme fırsatı var.
![]() |
Lagün, Atlantis Otel, Bahamalar |
![]() |
Atlantis Otel, Bahamalar |
Atlantis Otel, Bahamalar |
![]() |
Atlantis Otel, Bahamalar |
Atlantis Otel, Bahamalar |
*
BAHAMALAR’DA YEME- İÇME
Bahamalar’da yeme-içme deyince, bol deniz ürünü olacağını
tahmin etmişşinizdir belki de; ben bunlara bir de baharat ekleyeyim.
Istakoz, yengeç, karides ile
“red snapper”, “mahi mahi” gibi belli bazı balık türleri başrollerde. Bahamalarda
restoranlarda değişmez bir kurala şahit oldum. Ana yemeği seçiyorsunuz, yanına
iki tanesini seçebileceğiniz garnitürler standart ve şu şekilde: Pilav,
fasulyeli pilav, yöreye özgü fırında makarna, patates püresi,
lahana salatası (“coleslaw”), muz kızartması (“plantain”).
Genelde Dünya mutfağını sunan otelde
bulunmakla birlikte; hem değişiklik olsun, hem de yöreyi tanıyalım diye üç
akşam yemeğini şehirde yedik.
İlki, taksi şoförlerinin önerisi
ile, Nassau’nun yerel restoranlar
açısından en popüler yeri “Fish Fry”; Fish Fry’daki “Oh Andros” adlı
restoran idi. Halkın burayı çok sevdiğine de şahitlik ettik. Neden sevdiklerini
sonradan anladım; uygun fiyata bol kepçe lokantaları barındırdığı için. Bizim
bitirmemize imkan olmayan kocaman tabaklar.
Oh Andros”, “Fish Fry”; Nassau, Bahamalar |
Onun dışında eşimin internetten
bulduğu iki ayrı restoran daha denedik. Bir anlamı var mı, ihtiyaç olur mu
bilmiyorum ama buraya not olarak düşeyim yine de; birisi deniz ürünleri ile ünlü “Poop Deck”,
diğeri ise menüsünde deniz ürünleri, et, makarna barındıran İtalyan, “Ristorante Luciano’s of Chicago”. Çok
kaliteli, başarılı ikisi de.
“Poop Deck”te yediğim, soğan,
domates, kereviz ve baharatlı sos ile buğulaması yapılmış “mahi mahi” en
favori yiyeceğim oldu; daha sonra da hiçbir mahi mahi fırsatını kaçırmadım.
![]() |
Poop Deck’te ıstakoz, Nassau, Bahamalar |
![]() |
Poop Deck’te buharda “Mahi Mahi”; Nassau, Bahamalar |
![]() |
“Mahi Mahi” sandviç; Atlantis Otel, Bahamalar |
*
Bir de lokal yiyecekleri var; konk
(“Conch”). Bu bölgede bolca bulunan bir deniz kabuklusu, kızartması ve salatası oluyor. Kızartması
gözümden kaçmış olsa da, salatası her yerde, her köşede; sırf konk
salatası yapan büfeler var. Taksi şoförlerinden birinin nasıl bir şey olduğunu
anlatırken dahi ağzının sulandığına, şehir turu yaparken aynı zamanda rehberimiz
olan şoförümüzün mola sırasında yolda atıştırmalık hemen bir konk salatası
edindiğine şahitlik ettim. O kadar seviliyor yani! Deniz kabuklusunun içinden
çıkan hayvanın beyaz eti küçük küçük doğranıyor, limon ve portakal suyu
sıkılıyor, kuru soğan, domates, biber; tropik türü istenirse mango ve ananas da
ilave ediliyor. Gittiğim yerlerde lokal yiyecekleri denemeyi severim, ama
buna cesaret edemedim; çiğ deniz ürünü ve çiğ soğan idi kaçındıklarım.
Taze "konk" salatası büfesi; Nassau, Bahamalar |
*
NASSAU ŞEHİR TURU
Hep otel, hep otel nereye kadar,
şehri biraz daha tanımalıydım. Yarım günlük rehberli şehir turu aldım.
Başlangıçta üç ayrı kale
oldu gittiğimiz, zamanında korsanlardan korunmak için yapılmış. Kölelik
zamanından kalan hikayeler dinledik buraları gezerken, ama çoğunu kaçırdım,
kaçırınca da sıkıldım. Benim için bir anlamı olmadı, ama onların da gezdirecek
fazla yerleri yoktu tahminimce.
Bayraklarındaki renkleri ve
anlamlarını öğrenmek güzeldi; altta bulunan mavi denizi, üstteki mavi gökyüzünü,
ortadaki sarı güneşi temsil ediyordu.Bunlara uzanan siyah üçgen ise, halkı…
![]() |
Bahamalar bayrağı |
![]() |
Nassau; Bahamalar |
Bir başka bilgi ise; Nassau’da tüm
devlet dairelerinin pembe, polislerle ilgili binaların ise yeşil
olmasıydı. Pek neşeli geldi bana, resmi dairelerin pembe olması! Ama her pembe
bina devlet dairesi olmadığı gibi, her yeşil de polisle ilintili değildi. Yani vatandaşın
da istiyorsa bu renkleri kullanma hakkı vardı.
Parlamento meydanı, pembe parlemento binaları; Nassau, Bahamalar |
Bir başka ziyaret yerimiz ise “Kraliçe
merdivenleri”. 1793-94 yılları arasında o bölgedeki kale kompleksinde,
kölelerce inşa edilmiş merdiven; toplam 66 basamak. Kaleden Nassau’ya direk
geçiş imkanı vermesi nedeniyle önemliymiş. Bu merdivenler daha sonra, 1837’den
1901’e kadar Birleşik Krallığı yönetmiş olan ve Britanya İmparatorluğunda
köleliği sonlandıran, Kraliçe Victoria’ya atfedilmiş.
![]() |
Kraliçe merdivenleri; Nassau, Bahamalar |
Çikolata, Puro, Rom üretim
yerlerine gittik. Hem bunları ürettiklerini göstermek, hem de satış yapmaktı
amaç. Belki de sunacakları başka bir şey yoktu. Şarap üretiyorlardı, ama
ne kadar mantıklı bilmiyorum, üzüm Fransa’dan geliyordu!
Puro sarımı; Nassau, Bahamalar |
Rom; Nassau, Bahamalar |
Buraya özgü bir ürünle daha tanıştık;
“Romlu kek”. Ne kekle, ne alkolle fazla aram yoktur, sadece sosyal
yiyici ve sosyal içiciyimdir; ama güzel bir kombinasyon olmuştu tattığımda. Hem
kek yumuşak ve ıslak, hem de yuttuktan sonra
ağzınızın tavanında bıraktığı his güzeldi.
Nassau, Bahamalar |
Bir de balıkçıları ziyaret ederek, yöreye
özgü belli başlı deniz ürünlerini gördük. Mevsimi dışında ıstakoz avlamanın
cezasının büyük olduğunu öğrendik; hapis ve tekneye el konulması gibi. Beni
en heyecanlandıran ise adını çok duyduğum konk’ları görmekti. O kadar
güzel ki renkleri, tablo olabilir fotoğrafları. Özel bir teknik isteyen,
kabuğun içinden hayvanın etinin çıkarılışını ve çaktırmadan yukarıda tarifini
verdiğim salata yapılışını gördüğüm yerdi burası.
Yengeç (“Spider crab”); Nassau, Bahamalar |
Konk (“Conch”); Nassau, Bahamalar |
Konk (“Conch”); Nassau, Bahamalar |
Hepsi bu kadardı şehir turunda gördüklerimin.
Pek doyurucu ve umduğum gibi değildi ama, yapmasam aklım kalırdı. Deniz, güneş,
kum en değerli hazineleriymiş meğer!
*
Çok macera- eğlence beklemeyin demiştim, ama iyi bir tatil, dinlence oldu bizim için. Memnuniyet anketimizi de memnuniyetle doldurduk sonuçta. Ve sizlerle de paylaşmak istedim deneyimlerimi; hem ülke hakkında fikir versin, hem de olur ya Kuzey Amerika’da yaşıyorsanız,
tatil beldesi olarak aklınızda bulunsun diye. Yok Türkiye’de ya da Türkiye’ye
yakın iseniz; bizim Ege'miz var, Akdeniz'imiz var, buraları aklınızın ucundan bile geçirmeyin.
Tabii kışın deniz- güneş- havuz ve biraz değişiklik canınız çekiyor, ve onca
yolu ve zahmeti göze alıyorsanız, o başka!
Otelin linkini buraya
bırakıyorum, ilgilenenlere...
*
Bitirmeden önce otelde iken çok
hoşuma giden ve fotoğrafını çekmiş olduğum panoyu paylaşayım sizinle. Şöyle
yazıyor; “2020. Buradan güzel görünüyor”.
Şaka gibi, değil mi?
Bahamalar’da iken, hatta öncesinde
duyuyorduk “Corona virüs” olgularını, ama döndükten sonra iş daha da ciddileşti
ve beş hafta sonra Dünya Sağlık örgütü “Covid-19” pandemisini ilan etti. Uzun
süredir evlerimizdeyiz. İlk yarısını hemen hemen geride bıraktığımız bu yılın,
umarım ikinci perdesi dedikleri gibi olur. Hayal etmeye engel değil ama,
öteledik tüm seyahat planlarımızı. Yine de içinizden gezme aşkı hiç eksik
olmasın, hep keyifli gezileriniz olsun. Ama şimdilik biraz daha sabır. Sağlıcakla
kalmanız dileğiyle...
“Marina Village”; Atlantis Otel, Bahamalar |
*
KARAYİPLER ile ilgili diğer yazılarım;
- KÜBA’YA HOŞGELDİNİZ! için lütfen tıklayın
- HAİTİ KÜLTÜR TURU! için lütfen tıklayın
- MEKSİKA’DA KONUK OLMAK; COSTA MAYA VE
COZUMEL için lütfen tıklayın
BATI KARAYİPLER TURU yaptığım gemiyi anlattığım;
- DENİZLERİ CAZİBESİ; “ALLURE OF THE
SEAS” için lütfen tıklayın